Siyasi Bilimler

"Siyasal Sosyalleşme" Neden Önemlidir?

Bireylerin siyasi görüşlerini, değerlerini ve sisteme olan bağlılıklarını edindikleri ömür boyu süren bir süreçtir. Siyasi görüşlerimiz “bize özgü” gibi görünse de, aslında büyük ölçüde aile, okul, arkadaş çevresi ve medya gibi sosyalleşme ajanları tarafından şekillendirilir.

"Güvensizlik Oyu" (Vote of No Confidence)

Parlamenter sistemlerde, meclisin (yasama organı) hükümeti (yürütme organı) denetlemesinin en güçlü yoludur. Eğer meclisteki milletvekillerinin çoğunluğu, hükümetin politikalarını veya performansını beğenmezse, “güvensizlik oyu” vererek hükümeti düşürebilir ve yeni bir hükümet kurulmasını zorlayabilir.

"Bağımlılık Teorisi" (Dependency Theory)

(Genellikle Latin Amerika kökenlidir) Bazı ülkelerin neden “gelişmemiş” olduğunu açıklayan Marksist bir teoridir. Bu teoriye göre, “çevre” ülkeler (yoksul ülkeler) “merkez” ülkelerin (zengin ülkeler) onları sömürmesi ve küresel ekonomik sistemi kendi lehlerine kurmaları nedeniyle geri kalmıştır. Yoksulluk bir “kader” değil, küresel sistemin bir “sonucudur”.

Siyasal Kültür Tipleri: "Tebaa" (Subject) ve "Katılımcı" (Participant)

Siyaset bilimci Almond ve Verba’ya göre, insanların siyasi sisteme karşı tutumları farklıdır. Tebaa (Kul) Kültürü‘nde, bireyler siyasi sistemin “farkındadır” ancak kendilerini kararlar üzerinde etkili görmezler; sisteme pasif bir itaat söz konusudur. Katılımcı Kültür‘de ise (ideal demokratik kültür), bireyler hem sistemin farkındadır hem de oy vererek, protesto ederek veya lobi yaparak…

"Jüristokrasi" Ne Demektir?

Önemli siyasi ve toplumsal kararların, seçilmiş politikacılar veya halk tarafından değil, atanmış yargıçlar (özellikle Anayasa Mahkemesi üyeleri) tarafından alınması eğilimini eleştiren bir kavramdır. “Yargıçların hükümeti” anlamına gelir ve demokrasinin alanını daralttığı savunulur.

"Veto" Yetkisi Neyi İfade Eder?

Latince “yasaklıyorum” anlamına gelir. Genellikle yürütme organının (Başkan, Kral) başındaki kişinin, yasama organından (Meclis) geçen bir kanunu onaylamayı reddetme ve geri gönderme hakkıdır. Denge ve denetleme sisteminin bir parçasıdır. (Ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin kararları engelleme hakkı da bir vetodur.)

"Vekil-Asıl Problemi" Nedir?

Siyasette “Asıl” olan seçmendir, “Vekil” ise seçmenin kendi adına karar alması için seçtiği politikacıdır. Problem, vekilin (politikacı) kendi çıkarlarının, asılın (seçmen) çıkarlarıyla çatıştığı durumlarda ortaya çıkar. Seçmen, vekilin her an ne yaptığını tam olarak denetleyemediği için, vekil kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilir.

"Demir Üçgen" (Iron Triangle) Kavramı

ABD siyasetinden alınan bu kavrama göre, siyasi kararların aslında üç kapalı grup arasındaki çıkar ilişkisiyle belirlendiğini savunur: 1) Bürokratlar (ilgili devlet kurumu), 2) Siyasi Komiteler (Meclis’teki ilgili komisyon), 3) Çıkar Grupları/Lobiler (o alandaki şirketler/STK’lar). Bu üç grup, halkın çıkarları yerine birbirlerinin çıkarlarını koruyarak politikaları şekillendirir.

Seçim Sistemi Farkı: "Nispi Temsil" Nedir?

Çoğunluk sisteminin (en çok oyu alan kazanır) aksine, Nispi Temsil (örn: Türkiye’deki milletvekili seçimi), partilerin ülke genelinde veya bir seçim bölgesinde aldıkları oy oranına ( oy alana, sandalyelerin yaklaşık ‘u verilir) göre mecliste temsil edilmesini sağlar. Amacı, meclisin toplumsal dağılımı daha adil yansıtması ve küçük partilere de şans tanımasıdır.

"Seçim Barajı" Neden Uygulanır?

Nispi temsil sistemlerinde, bir partinin meclise girebilmesi için alması gereken asgari oy oranıdır (örn: %7, ). Bu barajın iki temel amacı vardır: 1) Çok küçük ve radikal partilerin meclise girerek siyasi istikrarı bozmasını engellemek, 2) Çok parçalı meclis yapıları yerine daha kolay koalisyon kurulabilen veya tek parti hükümetine olanak tanıyan…

Aristoteles'e Göre "Altın Orta": Politeia

Aristoteles, “bozuk” yönetim biçimlerini (Tirani, Oligarşi, Demokrasi/Ohlokrasi) eleştirmiştir. Ona göre ideal yönetim, bu rejimlerin iyi yanlarını birleştiren “Politeia”dır (ılımlı cumhuriyet). Bu sistem, hem zenginlerin (oligarşi) hem de yoksulların (demokrasi) aşırılıklarını törpüleyen, güçlü bir “orta sınıf” tarafından yönetilen dengeli bir rejimdir.

"Kimlik Siyaseti" Ne Anlama Gelir?

İnsanların siyasi tercihlerini ve ittifaklarını, geleneksel ekonomik sınıflar (işçi, burjuva) veya ideolojiler yerine; ortak paylaştıkları ırk, etnik köken, din, cinsiyet veya cinsel yönelim gibi grup kimlikleri üzerinden belirlemesi durumudur.

"Zarar İlkesi": Özgürlüğün Sınırı Nerededir?

Liberal düşünür John Stuart Mill tarafından “Özgürlük Üzerine” adlı eserde tanımlanmıştır. Bu ilkeye göre, bir bireyin eylemlerinin tek meşru sınırı, o eylemlerin başkalarına zarar vermesidir. Bireyin sadece kendisine zarar veren (toplumun “beğenmediği” veya “ahlaksız” bulduğu) eylemleri, başkasını etkilemiyorsa devlet veya toplum tarafından engellenemez.

"Negatif Özgürlük" ve "Pozitif Özgürlük" Ayrımı

Negatif Özgürlük (örn: “yapma” özgürlüğü), bireyin başkalarının veya devletin müdahalesi “olmadan” hareket edebilmesi durumudur (Konuşma özgürlüğü, din özgürlüğü). Pozitif Özgürlük (örn: “yapabilme” özgürlüğü) ise, bireyin potansiyelini gerçekleştirebilmesi için gerekli kaynaklara ve fırsatlara (eğitim hakkı, sağlık hakkı) sahip olması durumudur.

"Caydırıcılık" Stratejisi Nasıl Çalışır?

(Genellikle askeri alanda kullanılır) Bir aktörün, yapacağı bir eylemin maliyetinin (karşı tarafın vereceği yıkıcı cevap), o eylemden elde edeceği kazançtan çok daha fazla olacağına ikna edilmesi yoluyla o eylemi yapmaktan vazgeçirilmesidir. Soğuk Savaş’taki nükleer silahlanma (“Dehşet Dengesi”), klasik bir caydırıcılık örneğidir.

"Bilinmezlik Peçetesi" Nedir? Adil Bir Toplum Nasıl Yaratılır?

John Rawls’un “Adalet Teorisi”nde ortaya attığı bir düşünce deneyidir. Adil bir toplumun kurallarını belirleyecek kişilerin, o topluma geldiklerinde hangi cinsiyette, ırkta, zenginlikte veya statüde olacaklarını bilmedikleri varsayımsal bir “bilinmezlik peçetesi” arkasında karar vermeleri gerekir. Rawls’a göre, ancak bu şekilde, en dezavantajlı konumda olma riskini hesaba katarak herkes için adil bir…

"Güvenlik İkilemi" Neden Savaşlara Yol Açar?

Uluslararası ilişkilerde, bir devletin tamamen savunma amacıyla silahlanması, diğer devletler tarafından bir tehdit olarak algılanabilir. Tehdit algılayan bu devletler de kendilerini korumak için silahlanır. Sonuç olarak, hiçbir devlet saldırmak istemese bile, karşılıklı güvensizlik ve artan silahlanma, bir “güvenlik ikilemi” yaratarak savaşa yol açabilir.

"Demokratik Barış Teorisi" Nedir?

Siyaset biliminde en çok kabul gören teorilerden biridir. Buna göre, yerleşik demokratik rejimler birbirleriyle savaşmazlar. Bunun nedeni, demokratik ülkelerin çatışmaları diplomasi yoluyla çözme kültürüne sahip olmaları, liderlerin kamuoyuna hesap vermek zorunda olmaları ve birbirlerini “düşman” olarak değil, “meşru” olarak görme eğilimleridir.

"Gündem Belirleme" Kuramı: Medya Bize Ne Düşüneceğimizi Söylemez

Bu medya teorisine göre, medya insanlara “ne düşüneceklerini” (hangi partiyi destekleyeceklerini) doğrudan söylemekte başarılı olmayabilir, ancak “neyi düşüneceklerini” (hangi konuların önemli olduğunu) belirlemekte son derece başarılıdır. Medyanın sürekli vurguladığı bir konu, kamuoyu tarafından ülkenin en önemli sorunu olarak algılanır.

"Suskunluk Sarmalı" Teorisi

Elisabeth Noelle-Neumann tarafından geliştirilen bu teoriye göre, insanlar kendi görüşlerinin toplumdaki “azınlık” görüşü olduğunu hissederlerse, dışlanma veya tecrit edilme korkusuyla bu görüşlerini kamuoyu önünde ifade etmekten çekinirler. Azınlık sessizleştikçe, çoğunluğun görüşü gerçekte olduğundan daha baskın görünür ve bu da sessizliği bir sarmal gibi artırır.

"Rant Kollama" (Rent-Seeking) Nedir?

Ekonomik bir kâr elde etmek için üretim, yenilik veya rekabet yoluyla değil, siyasi bağlantılar ve lobi faaliyetleri yoluyla (vergi avantajı, tekel hakkı, teşvik almak gibi) devleti manipüle etme çabasıdır. Rant kollama, kaynakların verimsiz kullanılmasına ve yolsuzluğa yol açar.

Devlet Tipleri: "Federal Devlet" ve "Üniter Devlet" Farkı

Üniter Devlet (örn: Türkiye, Fransa), egemenliğin tek bir merkezi hükümette toplandığı devlettir. Yerel yönetimlerin yetkileri, merkezin devrettiği kadardır. Federal Devlet (örn: ABD, Almanya), egemenliğin merkezi hükümet (federasyon) ile eyaletler (federe devletler) arasında Anayasa ile paylaşıldığı devlettir. Eyaletlerin kendi yasama ve yürütme organları bulunur.

"Panoptikon" Fikri ve Modern Gözetim

Jeremy Bentham tarafından tasarlanan bu hapishane modelinde, ortadaki bir gözetleme kulesinden tüm mahkumlar izlenebilir, ancak mahkumlar kuledekinleri göremez. Michel Foucault, bu fikri modern topluma uyarlamıştır: Güvenlik kameraları, dijital takip ve sosyal medya ile sürekli “gözetlendiğini bilen” ama “ne zaman gözetlendiğini bilmeyen” bireyler, bir gardiyana gerek kalmadan kendi kendilerini disipline eder…

"Biat Kültürü" Siyasette Neyi İfade Eder?

Eleştirel düşünceyi ve sorgulamayı bir kenara bırakarak, bir lidere veya bir ideolojiye koşulsuz, sorgusuz ve tam bir bağlılık gösterme durumudur. Bu kültürde, liderin kararları “tartışılmaz doğru” kabul edilir ve sadakat, liyakatten daha önemli hale gelir.

"Manda ve Himaye" Ne Demektir?

1. Dünya Savaşı’ndan sonra, bazı devletlerin “kendi kendini yönetemeyecek kadar gelişmemiş” olduğu varsayılarak, Milletler Cemiyeti tarafından daha “gelişmiş” bir devletin yönetimine (mandasına) verilmesi sistemidir. Bu, sömürgeciliğin yeni bir formu olarak eleştirilmiştir.

Neden Bazı Ülkeler Başkanlık, Bazıları Parlamenter Sistem Kullanır?

Başkanlık Sistemi‘nde (ABD gibi) yürütme (Başkan) ve yasama (Meclis) kesin bir çizgiyle ayrılır ve halk her ikisini de ayrı ayrı seçer. Parlamenter Sistem‘de (İngiltere, Almanya gibi) ise yürütme (Başbakan ve Bakanlar), yasamanın (Meclis) içinden çıkar ve ona karşı sorumludur. Halk sadece meclisi seçer. Her sistemin denge-denetleme mekanizmaları farklıdır.

"İdeoloji" Neden Bir "Gözlük" Gibidir?

İdeoloji, dünyayı anlamlandırmamızı sağlayan bir dizi inanç, değer ve fikir sistemidir. Tıpkı bir gözlük gibi, dünyaya “çıplak gözle” bakmamızı engeller; olayları belirli bir filtreden (liberal, muhafazakâr, sosyalist vb.) geçirerek görmemize neden olur. Neyi “normal” veya “anormal”, neyi “doğru” veya “yanlış” kabul ettiğimizi büyük ölçüde ideolojimiz belirler.

"Hegemonya" Ne Demektir?

Antonio Gramsci tarafından geliştirilen bu kavrama göre, egemen sınıfın iktidarını sadece zor ve baskı yoluyla değil, aynı zamanda toplumun kültürünü, değerlerini ve düşünce yapısını şekillendirerek sürdürmesidir. Egemen sınıf, kendi dünya görüşünü topluma “normal” ve “tek doğru” olarak kabul ettirir. Bu, baskıdan daha etkili bir kontrol yöntemidir.

"Egemenlik" Nereye Aittir?

Egemenlik, yani en üstün karar verme yetkisi, siyasi düşünce tarihinde farklı yerlere atfedilmiştir: Teokratik Egemenlik (Güç Tanrı’ya aittir ve krallar onun temsilcisidir), Monarşik Egemenlik (Güç tek bir krala aittir), Ulusal Egemenlik (Güç, soyut bir kavram olan “Millet”e aittir) ve Halk Egemenliği (Güç, somut olarak “Halk”a, yani seçmenlere aittir).

"Siyaset" Neden Sadece Mecliste Değildir?

Siyasetin en dar tanımı, devlet yönetimi ve seçimlerdir. Ancak geniş anlamıyla siyaset, “güç ilişkilerinin olduğu her yerdedir”. Aile içindeki kararlar, bir şirketteki terfi süreçleri veya bir okul yönetiminin kuralları da aslında birer siyasi süreçtir; çünkü hepsi kıt kaynakların (para, statü, hak) nasıl dağıtılacağına dair kararları içerir.

"Post-Truth" (Gerçek-Ötesi) Çağ Ne Demektir?

Kamuoyu tartışmalarında, nesnel gerçeklerin ve somut verilerin, kişisel duygulardan ve inançlardan daha az etkili hale gelmesi durumudur. Bu çağda, bir iddianın “doğru olup olmamasından” çok, o iddianın kişinin mevcut inançlarını “destekleyip desteklememesi” önem kazanır.

"Teknokrasi" Nasıl Bir Yönetimdir?

Siyasi kararların seçilmiş politikacılar yerine, konunun uzmanı olan teknokratlar (mühendisler, ekonomistler, bilim insanları) tarafından alınması gerektiğini savunan yönetim anlayışıdır. Teknokrasi, yönetimin ideolojik değil, rasyonel ve bilimsel verilere dayalı olması gerektiğini savunur.

"Temsili Demokrasi" ve "Doğrudan Demokrasi" Farkı

Doğrudan Demokrasi‘de (Antik Atina’daki gibi), halkı ilgilendiren her kararı halk doğrudan toplanarak oylar. Modern kalabalık ülkelerde bu imkansızdır. Temsili Demokrasi‘de ise halk, belirli bir süreliğine kendisi adına karar alması için temsilciler (milletvekilleri) seçer ve yönetimi onlara devreder.

Siyasette "Algı" Neden "Gerçek"ten Önemlidir?

Siyasette önemli olan, bir olayın ne olduğundan çok, halkın o olayı nasıl algıladığıdır. Siyasi iletişim uzmanları, seçmenlerin duygusal tepkilerini ve önyargılarını hedefleyerek “algıyı yönetmeye” çalışırlar. Eğer seçmen bir liderin “güçlü” olduğuna inanırsa, o liderin gerçekte zayıf olmasının seçim sonuçları üzerinde bir etkisi kalmayabilir.

"Ulus-Devlet" Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Günümüzün hakim siyasi modeli olan “Ulus-Devlet” (sınırları belirli bir toprakta, tek bir ulusal kimliğe dayanan devlet), nispeten yeni bir icattır. Kökenleri genellikle 1648’deki Westphalia Barışı’na ve 1789 Fransız Devrimi’ne dayandırılır. Öncesinde hakim model, çok uluslu imparatorluklar veya feodal beyliklerdi.

"Lobi Faaliyeti" Ne Demektir?

Belirli çıkar gruplarının (şirketler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları), kendi lehlerine yasalar çıkması veya çıkmaması için siyasi karar alıcılar (milletvekilleri, bakanlar) üzerinde yasal yollarla etki kurma çabasıdır. Bu, bilgi sağlama, kampanya bağışı veya kamuoyu oluşturma yoluyla yapılabilir.

"Sivil İtaatsizlik" Nedir?

Ahlaki olarak adaletsiz veya yanlış olduğuna inanılan bir yasayı, şiddete başvurmadan, kasıtlı olarak ve kamuya açık bir şekilde ihlal etme eylemidir. Amacı, o yasaya veya politikaya dikkat çekmek ve kamuoyunu değiştirerek yasanın değişmesini sağlamaktır. (Örn: Mahatma Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü).

"Totalitarizm" ve "Otoriterlik" Arasındaki Fark

Her ikisi de baskıcı rejimlerdir ancak Otoriterlik, siyasi muhalefeti yasaklar ve iktidarı elinde tutmaya odaklanır, ancak toplumun özel hayatına (ekonomi, kültür) görece daha az karışır. Totalitarizm ise (Nazi Almanyası, Stalin dönemi SSCB gibi) çok daha ileri gider; siyaseti tamamen kontrol etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal hayatın her alanını (sanat, eğitim,…

"Bürokrasi" Neden Hem Gerekli Hem Sorunludur?

Max Weber’e göre bürokrasi (devlet memurluğu sistemi), modern devletin işleyişi için zorunludur. Çünkü kurallara dayalı, uzmanlaşmış, hiyerarşik ve kişisel olmayan bir yapı sunar. Ancak zamanla bu yapı, amaçlarını unutup sadece kuralları uygulamaya odaklanabilir (“kırtasiyecilik”), yavaşlayabilir ve “kırmızı kurdele” olarak bilinen verimsizliklere yol açabilir.

"Gerrymandering" Nedir? Seçimler Nasıl Manipüle Edilir?

Bu, iktidardaki partinin, seçim bölgelerinin sınırlarını kendi lehine olacak şekilde yeniden çizmesi tekniğidir. Amaç, rakip partinin oylarını ya çok az sayıda bölgeye yoğunlaştırarak (paketlenmiş bölgeler) ya da birçok farklı bölgeye dağıtarak (çatlatılmış bölgeler) etkisiz hale getirmektir. Bu sayede bir parti, ülke genelinde daha az oy alsa bile daha fazla milletvekili…

"Devlet" ve "Hükümet" Arasındaki Fark Nedir?

Devlet, kalıcı ve soyut bir yapıdır (kurumlar, toprak, egemenlik). Hükümet ise, o devleti belirli bir süre için yöneten, geçici siyasi kadrodur (Bakanlar Kurulu, Başkan ve ekibi). Hükümetler seçimle veya başka yollarla değişir, ancak devlet kalıcıdır.

"Anarşizm" Tam Olarak Ne İster?

Anarşizm, genellikle sanıldığı gibi “kaos” veya “düzensizlik” istemez. Temel felsefesi, her türlü hiyerarşik ve zorunlu otoritenin (özellikle devletin) gereksiz ve zararlı olduğunu savunmaktır. Anarşistler, insanların devlet olmadan, gönüllü işbirliği ve yatay örgütlenmeler yoluyla bir arada yaşayabileceğine inanırlar.

"Popülizm" Bir İdeoloji midir?

Popülizm, net bir ideolojiden (solculuk veya sağcılık gibi) çok, bir siyaset yapma tarzıdır. Temel özelliği, toplumu “temiz halk” ve “bozulmuş/çıkarcı elitler” olarak ikiye ayırmasıdır. Popülist liderler, kendilerini bu “sessiz çoğunluğun” veya “gerçek halkın” tek sözcüsü olarak sunar ve elitlere karşı bir mücadele yürüttüklerini iddia ederler.

"Overton Penceresi" Nasıl Çalışır?

Bu teoriye göre, belirli bir zamanda kamuoyunun “kabul edilebilir” bulduğu politik fikirler dar bir pencere içindedir. Politikacılar, bu pencerenin dışındaki “radikal” veya “düşünülemez” fikirleri savunamazlar. Ancak zamanla, aktivistler veya politikacılar bu “düşünülemez” fikirleri sürekli tartışmaya açarak toplumu alıştırır ve “Overton Penceresi”ni kaydırarak radikal fikirleri “kabul edilebilir” hale getirebilirler.

"Doğal Durum" Fikri Nedir?

Hobbes, Locke ve Rousseau gibi düşünürlerin kullandığı bir düşünce deneyidir. Devlet veya herhangi bir siyasi otorite olmadan önce insanların nasıl yaşadığını hayal etme durumudur. Thomas Hobbes, bu durumu “insan insanın kurdudur” diyerek sürekli bir savaş hali olarak tanımlarken; John Locke daha barışçıl ama güvencesiz, Rousseau ise “soylu vahşi” olarak romantik…

"Toplum Sözleşmesi" Ne Anlama Gelir?

“Doğal durum” fikrinin devamıdır. İnsanların, doğal durumdaki güvencesizlikten ve kaostan kurtulmak için, bazı özgürlüklerinden gönüllü olarak vazgeçerek bir devlet otoritesi kurmak üzere anlaştıkları varsayımsal bir “sözleşmedir”. Bu, devletin gücünün kaynağının (kralların tanrısal hakkı değil) bizzat halkın rızası olduğunu savunan modern siyasetin temelidir.

"Leviathan" Neden Bir Canavar İsmidir?

Thomas Hobbes, devleti tanımlamak için Eski Ahit’te geçen efsanevi bir deniz canavarı olan “Leviathan” ismini kullanmıştır. Bunun nedeni, Hobbes’un devleti, toplumsal kaosu (doğal durumu) önlemek için mutlak ve sorgulanamaz bir güce sahip olması gereken “ölümlü bir tanrı” olarak görmesidir. Devlet, barışı sağlamak için gerekirse korkutucu bir güç olmalıdır.

"Görünmez El" Siyasette Nasıl Çalışır?

Adam Smith tarafından ekonomi için kullanılan bu metafor, siyasette de kullanılır. Bireylerin kendi çıkarlarını (örn: oy vererek kendi refahını artırma) takip etmelerinin, toplumun genel çıkarına (daha iyi bir yönetim) hizmet edeceği fikridir. Ancak bu, her zaman işlemez; bazen bireysel çıkarlar toplumsal kaosa yol açabilir (bkz: Ortak Malların Trajedisi).

"Ortak Malların Trajedisi" Nedir?

Herkesin serbestçe kullanabildiği ortak bir kaynak (mera, deniz, temiz hava) olduğunda, her bireyin kendi çıkarı için o kaynaktan maksimum düzeyde faydalanmaya çalışmasıdır. Ancak herkes böyle davrandığında, o ortak kaynak hızla tükenir ve sonunda herkes kaybeder. Bu, bireysel rasyonelliğin nasıl kolektif felakete yol açtığını gösterir ve çevre politikaları gibi alanlarda devlet…

"Siyasi Pusula" Nasıl Okunur?

Siyasi görüşleri sadece “sağ” ve “sol” olarak ayırmak yetersizdir. Siyasi pusula iki eksen kullanır: 1) Ekonomik Eksen (Soldan sağa: Devletçi ekonomiden serbest piyasaya) ve 2) Sosyal Eksen (Yukarıdan aşağıya: Otoriterlikten özgürlükçülüğe). Bu sayede bir kişi hem ekonomik olarak solcu (devletçi) hem de sosyal olarak otoriter olabilir (örn: Stalin) veya ekonomik…